mim101/ mim102

Yürütücü | Aktan Acar, Şeyma Nur Çalışkan

Temel Tasarım Stüdyosu, mekânın, onu mümkün kılan araçların ve bir araştırma ve öğrenme biçimi olarak tasarımın keşfedildiği dönem olarak mimari bir arayışın başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Bu arayışı, stüdyo, ödev, teslim gibi kısıtları da barındıran örgün öğrenmenin sınırlarına, mümkün olan durumlarda, yaygın ve serbest öğrenmeye doğru genişletmek yaratıcı stüdyo süreçleri için hayatidir. Temel Tasarım Stüdyosunun programı bu tür bir arayış etrafında şekillenmektedir. Stüdyo, öğrencilerin bireysel hazır bulunuşluklarını, farklılıklarını, önceki öğrenmelerini, bilgi, yetkinlik ve becerilerini esas almaktadır. Öğrencileri kendi gelişim süreçlerine uygun biçimde cesaretlendirmeyi, içsel motivasyonlarını arttırmayı amaçlamaktadır. Bir yandan da birbirlerinden öğrenebilecekleri, birbirlerini tamamlayabilecekleri bir stüdyo ortamı sunmaya çalışmaktadır.

İlk yarıyıl boyunca öğrenciler 1/1 ölçeğinde çalışmakta ve üretmektedir. Her yıl farklı ilkokullardan öğrencilerle “iklim değişikliği” ile mücadele ve uyum amaçlı atölye çalışmaları düzenlemektedir. İlkokul ve üniversite öğrencileri hep beraber tasarlamakta ve mümkünse ilkokulun bahçesine birlikte tasarladıklarını inşa etmektedirler.

Güz dönemleri kolektif bir çalışma ve sergi ile tamamlanmaktadır. Önceki yıllarda yapılan çalışmalardan Borderline Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 12. Ulusal Sanat Sempozyumu kapsamında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Kütüphane binalarında, FA | CER ise CER MODERN Sanatlar Merkezi’nde sergilenmiştir.

Temel Tasarım Stüdyosu’nun Bahar dönemi öğrencilerin mekânı “mekân” yapan tüm unsurları “aramaları”, “keşfetmeleri” ve sonrasında inşa etmeleri ile başlamaktadır. Bu unsurları kullanarak tasarladıkları ve 1/1 yaptıkları geçici-mekân denemesinden ile ölçekli çalışmalara başlanmaktadır.

Ölçekli çalışmalar önce tek bir mekân, sonra bu mekânlardan oluşan bir yerleşim önerisini kapsamaktadır. Öğrencilerimiz 2020 yılında Mardin’den gelip stüdyomuza konuk olan Tacettin Toparlı’nın anlattığı masallardan yola çıkıp birer “Masalev” tasarladılar. Bu masalevlerden oluşan hayali “Terra” ile parçadan bütüne, içeriden dışarıya, yapıdan yerleşime doğru bir keşfe çıktılar.

Her yıl bahar dönemi öğrencilerimizin dünya üzerinde iklim değişikliğinden etkilenen bir yer bulup, problem tarif edip bir proje önerdikleri  PROJECT ESPACE (Experimental and Sustainable Projections and Actions for Climate and Eco-future) ile tamamlanmaktadır.

DerZ

2019-2020 Güz Dönemi 

Anil Tunç, Aras Polat, Asena Karadağ, Ata Kaynarca, Berhan Alişiroğlu, Berk Gürleyik, Beyza Gökçe, Beyzanur Coşar, Bilgesu Bahçecioğlu, Burak Gedik, Büşra Dinar, Çağlar Karaman, Doğa Gemalmaz, Ece Nur Maksut, Ege Can Yalçin, Elif Dilara Alan, Elif Ünal, Emine Aybüke Çirpan, Emre Önder Toy, Ertuğ Buğra Uluğ, Esma Türkoğlu, Ezgi Gizem Kutlu, Fevzi Dorukan Dündar, Gökçe Başak Şahin, Gökçe İspirli, Gökşen Bertan Şahin, Gözde Artan, Gül Gülşen, Handenur Demirarslan, Hanife Gamze Babalık, Hatice Gökşin, Helin Erdem, İlke Yazkan, Intizar Muhamediyev, Irmak Yilmaz, Kadriye Selin Bağci, Mehmet Akif Aydos, Mücahit Baybars Konyaligil, Muhammed Enes Aktaş, Münir Yiğit Altiparmak, Nadide Ergun, Neslihan Bulut, Öyküm Gelen, Rümeysa Acıöz, Selin Kamburoğlu, Sema Puslu, Serhat Koyuncu, Sevim Çetintaş, Şeyma Nur Özkoçak, Sezin Durmuş, Tuğba Akkoç, Yağmur Karabacak, Yaren Efe, Yaren Özçelik, Yetkin Erce Ecer, Zeynep Üner

Güz dönemi final çalışması olarak gerçekleştirdiğimiz “DerZ”, bir iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik farkındalığı odaklı tasarım ve üretim çalışmasıdır. Mimari tasarım eğitiminin ilk basamaklarından olan Temel Tasarım Stüdyosu; malzeme, mekân üretimi, yaparak öğrenme, 1/1 uygulama pratiklerini “DerZ” üzerinden tekrar okuyor.

Geri dönüşüm ve iklim değişikliği üzerine yapılan tartışmalar sonucu sıklıkla geri dönüşüm unsuru olarak karşımıza çıkan kâğıt malzemesinin bir yapı birimi olarak tekrar kullanımını hedef alan proje, 58 kişilik Temel Tasarım ekibi tarafından gerçekleştirilen kolektif tasarım ve üretim süreci sonucunda hayat buldu. Kâğıttan üretilen tuğla birimleri ile okulumuz fuayesinde gerçekleştirilen mekânsal yerleştirme çalışması; malzeme ve strüktür üzerinden yapılan deneme, yanılma ve tekrar kurgulama ile bir araştırma süreci gerçekleştirdi.

Süreç ilk olarak gramajı düşük ve eriyebilen standart kağıtların toplanması ile başladı. Küçük boyutlarda parçalanan kâğıt, içerisinde nişasta ve sıcak su haricinde malzeme olamayan kâğıt hamuru haline getirilerek yaklaşık 10 dakika boyunca yoğuruldu. Kâğıt hamurunun oranları; su, nişasta ve kâğıt miktarları uygun hale gelene kadar yapılan deneme yanılma çalışması ile keşfedildi. Kâğıt tuğlanın biçimi, örme tekniği çeşitliliği açısından ele alınarak Z formunda tasarlandı. 6mm kalınlığında metal plakadan üretilen kalıp içerisine yerleştirilen kâğıt hamuru, kuvvet kolu ile çalışan ahşap baskı mekanizması ile sıkıştırıldı. Bu şekilde içerisindeki suyun tahliyesi sağlandı ve kurumaya bırakıldı. Üretilen tuğlaların kuruma süreleri, kırılmaya ve çatlamaya dayanımları test edildi. Dayanımı artırmak için hamur içerisine çöp şiş ile güçlendirme yapılması kararı alındı. Süreci hızlandırmak adına 3 adet kalıp ve 2 adet baskı cihazı ile çalışıldı. Kuvvet kolu ile yapılan baskının hız ve basınç açısından yetersizliği sonucu araç krikosu ile yeni bir sistem kuruldu. Süreç sonunda 12-14 kişi ile 5-7 dakikada 1 adet üretebilecek optimum hıza ulaşarak, 350 adet kâğıt tuğla basıldı. 24- 48 saat süre zarfında kuruyan tuğlalar, içerisindeki nemi atmaları ardından dayanıklı ve hafif birer yapı malzemesi olarak kullanıma hazır hale geldiler. TOBB ETÜ, Teknoloji Merkezi Binası Fuayesinde çeşitli teknikler ile örülen kâğıt tuğla duvar sergiye açıldı.

 

Fa|Cer

2018-2019 Güz Dönemi 

Aleyna Yalçinkaya, Ali Buğrahan Kiyar, Asena Janset Odaci, Atakan Gündüz, Ayşe Selcan Şimşek, Başak Elgin, Begüm Yeniay, Berce Naz Atasever, Betül Çakir, Burak Nergizoğlu, Çiçek Su Yavuz, Denizhan Turan, Didem Baykal, Doğukan Güngör, Duygu Sena Dinler, Elif Gencer , Elif İmre Bilgin, Emre Öztürk , Esma Nur Sert , Gizem Ünal, Gülnur Aktaş , Hamit Onuralp Zengin , Handan İclal Yaylagül , Hicran Birgül , Hüseyin Mert Özdemir, İlayda Ergin, İldem Çinar , İrem Kekilli, İshak Şimşek, Kafiye Gaye Gültekin, Kübra Özden Yalnizgul, Seba Aylin Toprak, Sena Konuş, Sena Nur Akdemir, Şeyma Şanlibaba, Sümeyye Koca, Zeynep Yazıcı

Bilinen ilk mimarlık kitabının yazarı olan ve tasarıma yaklaşımımızı oluşturan Vitruvius ve kitabında bahsettiği altı temel ilkeden (ekonomi, tasarım, uygunluk, uyum, düzen, simetri) etkilenerek çıktığımız yol, her gün gittiğimiz mekanlara farklı bir gözle bakmamızı sağladı. Bu mekanlardan bir tanesi de sıklıkla gittiğimiz CerModern. CerModern ve tasarımının bizde oluşturduğu hissi insanlara aktarmamız gerektiğini düşündük, belki de böylece mimarlığın altı temel ilkesi başkalarının da hayatına dokunabilirdi. Mekânın üzerimizde bıraktığı etkileri düşünürken aklımıza gelen tek şey içimizde oluşturduğu heyecandı.

Peki bir insanın içindeki heyecan dışarıya nasıl aktarılabilirdi?

CerModern’e gittiğimizde yüzümüzde oluşan tebessümden yola çıktık ve mekânın başka insanlarda bıraktığı ifadeleri fotoğrafladık. Bu fotoğrafları kullanarak neredeyse altı yüz farklı insan için ayrı birer topografya oluşturduk. Aynı zamanda bize CerModern ’de olduğumuzu hissettiren sesleri kaydettik ve dokunulduğu zaman titreşimleri hissedilebilecek şekilde topografyaların arasına yerleştirdik.

TOBB ETÜ Mimarlık Bölümü 1. Sınıf Temel Tasarım Stüdyosu olarak mekânın kurgulanması, tasarlanması ve onu deneyimleyen kişilerde bıraktığı etkiler üzerine yaptığımız denemelerden biri de 2018 yılının Aralık ayı boyunca üzerinde çalıştığımız FaCer. FaCer, bir mekânın insanlarla olan etkileşimini ve onlar üzerinde bıraktığı etkiyi altı temel ilkeye dayanan bir tasarım ile anlatma çabamız sonucunda ortaya çıkan bir çalısma. Incelemek, kavramak ve üzerine çalışmak için seçtigimiz mekân CerModern’di. Her birimiz o mekânda bulunup orayı deneyimleyerek mekânın bize neler hissettirdigini, bizde ne gibi etkiler bıraktıgını kavramaya çalıstık. Sonra stüdyoda tekrar bir araya geldigimizde aslında her birimizin o mekânı deneyimledikten sonra farklı duygu ve düsüncelere sahip oldugunu anladık. Bunu o mekânı deneyimleyen diğer insanlarda nasıl anlayabileceğimizi düşünürken bir arkadaşımızın insanların oraya girmeden önceki ve sonraki yüz ifadelerini fotograflayarak yapabilecegimiz fikrini öne sürdü. Fotograflamanın ardından bir bölüsme yaptık ve çalısmalara basladık. Bilgisayarda yürüttügümüz çalısmalarda fotografları yüzlerin hatlarını çizgilerle olusturup katmanlar haline getirdik. Her bir yüz için çizilen bu çizgisel katmanlar daha sonrasında lazer kesim için düzenlendi. Lazer kesim aşamasına geçtiğimizde bir kısmımız stüdyoda bilgisayarlarıyla çalısırken bir kısmımız yüz yapıstırıyor, bir kısmımız ise lazer kesim için yüzleri götürüyor ve basında bekliyordu. Yüzler tamamlandıkça onları gruplayıp bir araya getiren arkadaşlarımız her 9'lu yüz grubunu 60x45 santimetrelik bloklar üzerine yerleştirip kurguluyor, bazılarının yerlerini değiştiriyor, nasıl olması gerektiği üzerine fikir yürütüyorlardı. Aynı zamanda yüzlere ek olarak o mekânın bütünlüğüne ait olan sesler de kaydedilmiş, titreşimleri ileten metal bloklar ve hoparlörlerin kullanılacagı bir düzenek de olusturulmustu. Gruplandırdıgımız yüzlerle birlikte ses düzenekleri ve çalısmamızda tartıstıgımız Vitruvius'un altı kavramı ile bu kavramların tanımlarını da 60x45 cm'lik bloklara yerlestirdik. Bütün bloklar sergi alanında bir araya getirilirken insanların bu mekânsal yerlestirme denemesini ilk gördügünde sadece bir topografya olarak algılamasını fakat yaklastıkça, etrafında gezindikçe ve daha yüksek bir alandan gözlemlediklerinde aslında 600 farklı yüz ifadesinin bir araya geldigini fark edebilecekleri biçimde yerlestirmeye çalıstık.