HABERİ PAYLAŞIN

  • Merhaba Ceyhun, öncelikle bu röportaj için zaman ayırdığın için teşekkür ediyoruz. Kendini kısaca tanıtabilir misin?

Merhaba, ben Ceyhun Yılmaz. TOBB ETÜ’ye 2014 yılında, Tıp Fakültesi’nde başladım. Aslında okulda 9. dönemim ama tıp fakültesinde dönemler farklı ilerlediği için 3. Sınıfın sonundayım şu anda. 2015-2016 Eğitim Öğretim yılında Psikoloji’de çift ana dal yapmaya başladım. İkisini beraber yürütüyorum.

  • Üniversiteye giriş sınavında istediğin üniversitenin istediğin bölümüne girebilecek bir sıralama elde etmişsin. TOBB ETÜ’de Tıp okumaya nasıl karar verdin?

Aslında tercih dönemimde aklımda olan ilk okul TOBB ETÜ değildi ama bir keresinde liseme proje sergisi ziyaretine gelen TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Selçuk Tunalı ile tanışıp onunla konuşunca ikna olmaya başladım. Tercihlerden önce okulu ziyarete gelmiştim. Laboratuvarlar çok donanımlıydı. Bunun yanında burs imkanları, akademik kadronun kalitesi, ikinci yabancı dil olanakları beni çok etkiledi. Ayrıca dönemde 40 öğrencinin olması hocaların öğrencilerle birebir ilgilenme fırsatını doğuruyor.

  • Tıp Fakültesi’nin eğitim dönemleriyle diğer fakültelerin eğitim dönemleri aynı ilerlemiyor. Bu durum çift ana dal programını daha da zor bir hâle getiriyor. Bunun nasıl üstesinden geliyorsun?

Gerçekten benim için kolay olmuyor. Eylülde iki ana dalın da eğitim dönemi başlıyor, Psikoloji bölümünün tatili olduğunda Tıp’ın dersleri devam ediyor. Tıp tatil olduğunda Psikoloji devam ediyor. Ağustosun sonuna kadar tatil yapma imkanım olmuyor. Ama severek yaptığım için ikisini de sürdürmeye çalışıyorum.

  • Peki, Psikoloji bölümünde çift ana dal programına başlamaya nasıl karar verdin? İleride kariyerini Psikiyatri üzerine mi sürdürmeyi düşünüyorsun?

Aslında ilk önce Tıp’a başladığımda kafamda Psikiyatri yoktu. Bizim 1. Sınıfta Davranış Bilimleri diye bir dersimiz oluyor. Derse Psikoloji bölümünden Yrd. Doç. Dr. Didem Kadıhasanoğlu gelmişti. Onunla biraz Psikoloji’yi tanımış oldum ve hoşuma gitmeye başladı. Biraz daha araştırınca çift ana dal yapmaya karar verdim. Daha sonra dersleri almaya başladıkça asıl sevdiğim alanın Psikoloji olduğuna karar verdim. Şimdiki aklım olsa Tıp’tan önce Psikoloji’yi tercih ederdim. Açıkçası şu an Psikoloji’yi Tıp’tan daha çok severek yürütüyorum. Tıp kadar zor olmasa da tam olarak çalışmak istediğim alanı görüyorum. Ben hiçbir Tıp bilginiz olmasa bile bir insanın psikolojisine hakim olduğunuz zaman onu tedavi edebileceğinizi düşünüyorum. Daha da genelleyecek olursam dünyadaki en üst varlık insan, insanı kontrol etmenin en güçlü yolu da psikolojiye hükmetmektir bence.

Mezun olduktan sonra yapacağım işe henüz karar veremedim. Cerrahlık benim yapabileceğim bir iş olmadığı için düşünmüyorum. Psikiyatrist olup hasta görmeyi de çok isterim, hasta görmeyen kısımda bilimsel araştırma yapıp bilgi üreten alanda da olmak isterim. Dediğim gibi henüz karar veremedim. Sadece bu alanda gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. İnşallah güzel bir şeyler olur.

  • Psikoloji bölümünde okumanın sana nasıl faydalar sağladığını düşünüyorsun?

Tıp’ta da detaylı Psikiyatri dersleri var, bunlar daha çok biyoloji ağırlıklı oluyor, çoğunlukla Psikoloji derslerinde anlatılmayan şeyleri öğreniyoruz ama Psikoloji’de de Tıp’ta anlatılmayan konular işleniyor. O yüzden gerçekten Psikiyatri düşünen, bu alanı seven bir insan için iki alanı beraber öğrenmek çok daha verimli olacaktır. Eğer Psikoloji’den çift ana dal yapmamış olsaydım anlamlandıramadığım şeyler olacaktı.

  • Yoğun eğitim hayatında hocalarımızın ve okulun desteği nasıl oluyor?

Zaten okulu seçerken akademik kadroya ve akademisyen - öğrenci ilişkisine çok dikkat ettiğimi söylemiştim. Özellikle çift ana dal yapmaya başladığımda hem Tıp’taki hem de Psikoloji’deki hocalar ne kadar zorlandığımı da gördükleri için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar, o konuda çok yardımcı oluyorlar. Özellikle bir sorunum olduğunda iki bölümün hocalarıyla da çok rahat konuşabiliyorum ve çok destek oluyorlar. Dersler de çok sıkıcı ilerlemiyor. Hem sohbet havasında, hem de bir şeyler öğretmeyi amaçlayan dersler oluyor. Ama iki bölüm için de Erasmus ve yurt dışı olanaklarının arttırılabileceğini düşünüyorum. İki bölüm de görece yeni olduğu için zaman içinde fırsatların daha iyi bir hâle getirileceğini umuyorum.

  • Bildiğimiz kadarıyla şu an Tıp bölümünde eğitimini sürdürürken Psikoloji bölümünün ortak eğitimini ODTÜ’de yapıyorsun. Günlerin nasıl geçiyor, zamanını daha aktif kullanmak için nasıl bir yol izliyorsun?

Evet, ortak eğitimimi ODTÜ’de bir Gelişim Psikolojisi laboratuvarında yapıyorum. Hâlihazırda yürütülen tezlerin istatistik verilerinin analizleriyle ilgileniyorum. Laboratuvarda çocuk gelişimi çalışılıyor. Sabah 9 ile akşam 5 arasında mesaim var ama Tıp’tan derslerim devam ettiği için saat konusunda esneklik gösterebiliyorlar. Normalde ortak eğitim döneminde ders almak mümkün olmuyor ama Tıp’ın eğitim dönemlerinin farklılığı nedeniyle ortak eğitim ve ders dönemini aynı anda yürütmek durumundayım. Bazı derslere katılamıyorum ama zorunlu dersler için ODTÜ’deki laboratuvardan izin alıyorum. 23 Haziran’da Tıp dersleri bitince ortak eğitime yöneleceğim.

Eskiden çok planlı biriydim. Bütün günümü planlardım ama şimdi programım çok yoğun olduğu için artık günlerimi planlamam kolay olmuyor, kontrol edemediğim için biraz plansız ilerlemek durumunda kalıyorum. Ama şöyle bir özelliğim var; o an yaptığım işi baştan savmadan, en iyi şekilde yaparım. Bitirdiğim işlerin daha sonra aklımı kurcalamasına izin vermem.

  • Peki bunca yoğunluğun üstesinden gelme motivasyonun nedir? Daha önce Tıp okurken başka bir bölümde çift ana dal programını sürdüren biriyle karşılaşmamıştık.

Evet, benim çevremde de yok. Amerika’da asistanlık sınavlarına hazırlanıyorum. Orada bir lisans öğrencisi olarak çok dolu olmanız gerekiyor. Psikoloji’den çift ana dal yapmam orada bana çok büyük katkı sağlayacak, en büyük motivasyonum bu. Böyle olmasaydı da Psikoloji asıl sevdiğim iş olduğu için Tıp olmasa bile Psikoloji’yi okumak isterdim. Psikoloji’yi gerçekten çok seviyorum.

  • Okuldan vakit bulabildiğin zamanlarda nelerle ilgileniyorsun? Boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun?

Voleybolu çok takip ediyorum. Oynama konusunda da fena değilim ama maçlarını takip etmekten çok keyif alıyorum. Bunun yanında spora gidiyorum. Eskiden jimnastikle de ilgileniyordum ama üniversite sınavına hazırlanırken bırakmak zorunda kaldığım için esnekliğimi kaybettim. Ama şimdi düzenli olarak fitness yapmaya çalışıyorum. Liseden arkadaşlarımla yoğunluğumdan dolayı buluşamadığım için ilk boş vaktimde onları arayıp onlarla buluşmaya çalışıyorum. Onun dışında boş vakitlerimde uyumayı çok severim.

  • Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ediyoruz. Gazete ETÜ olarak eğitim hayatında başarılar diliyoruz.

Ben de röportaj için ve iyi dilekleriniz için teşekkür ediyorum.

 

Röportaj: Şule Demir

Fotoğraf: Gizem Önal