HABERİ PAYLAŞIN

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü kapsamında 13 Temmuz 2021 tarihinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya ve Tarih Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Özgüldür'ün katılımıyla "27 Mayıs 1960'tan 15 Temmuz 2016'ya Türkiye'de Askeri Darbe Girişimleri ve Sonuçları Paneli" ile açılış konuşmasını TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay'ın yaptığı “Türkiye Geçilmez 15 Temmuz Gazilerimiz Anlatıyor Söyleşisi” gerçekleştirildi.

 

 

TOBB ETÜ’nün 15 Temmuz Gazileri O Gece Yaşadıklarını Anlattı

5. yıldönümünde 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü, TOBB ETÜ’de çeşitli boyutlarıyla ele alındı. Bu çerçevede “Türkiye Geçilmez 15 Temmuz Gazilerimiz Anlatıyor Söyleşisi” çevrimiçi gerçekleştirildi. Tarih Bölümü Öğrencisi Umut Bayatlı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide; TOBB ETÜ’de öğrenci iken 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan olaylarda yaralanarak ‘gazilik’ mertebesine ulaşan mezunlar konuştu.

TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Türk milletinin bu coğrafyada Haçlı Seferlerinden Milli Mücadeleye ve oradan da 15 Temmuz’a kadar birçok kez sınandığını, milli şuuru, inancı ve devlet anlayışının güçlü olması sayesinde hepsinden başarı ile çıktığını bildirdi.  Bir çetenin 15 Temmuz gecesi kendi milletine, Meclisine, seçilmiş Cumhurbaşkanına saldırarak silah çektiğini kaydeden Prof. Dr. Sarınay, “Bu aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en acımasız, dış destekli terör eylemidir” diye konuştu. 

 

15 Temmuz gibi bir olayı yaşamamak için milletçe uyanık olmalıyız

Türk milletinin o geceki mücadelesiyle bağımsızlık, milli irade ve demokrasimizi korumak için sokağa çıkarak bir kahramanlık destanı yazdığını anlatan Prof. Dr. Sarınay şunları söyledi:

“Demokrasiyi korumak için sokağa çıkan sade vatandaş darbecileri yenmiştir. Milletimiz kanı ve canıyla bir kez daha rüştünü ispat etmiştir. Bu yolda 251 vatan evladı, şehit verilmiştir. O şehitlere çok şey borçluyuz. Şehitlerin arasında Üniversitemizin öğrencisi Ömer Can Açıkgöz de vardı. Ömerimiz, genç yaşında şehadet şerbetini içmiştir. Kendisini saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz. Ailesinin acısını yürekten paylaşıyoruz. Üniversitemizde, ilelebet anılsın diye ismini bir amfimize verdik. Ormanımıza aziz hatırasına bir ağaç diktik. Ayrıca 5 gazi öğrencimiz de vardır. Bombalamalarda binalarımızda hasar oluşmuştur. Şehidimiz ve gazi öğrencilerimiz sayesinde 15 Temmuz’da Üniversitemiz rüştünü ispat etmiş ve ‘Gazi’lik unvanını taşımaya başlamıştır. 15 Temmuz gibi bir olayı bir daha yaşamamak için milletçe uyanık olmalıyız. Bağımsızlığımızı, birliğimizi, beraberliğimizi korumak için milli şuurumuzun yüksek olması gerekiyor. Şehitlerimizin vebali üzerimizedir. Yaşananları bıkmadan, yorulmadan nesilden nesile anlatmalıyız.”

 

 

FETÖ ile mücadele nesiller boyu sürecek bir şekilde düşünülmelidir

TOBB ETÜ Mezunu 15 Temmuz Gazisi Hanifi Can Türkoğlu ise 2018 yılında okulu bitirdiğini ve şu anda avukatlık yaptığını ifade ederek, Söğütözünde o gece adeta mankurtlaşmış bir askerin sürdüğü tankın üzerine çıkarak onu ikna etmeye çalıştıklarını, ancak askerin manevra yaptırmasıyla tanktan düşerek ayağını kırdığını söyledi.  O gece toplumun tüm kesimlerinden insanlarla darbeye direndiklerini söyleyen Türkoğlu, şunları söyledi:

 “Sokağa ülkemin bağımsızlığının elden gideceği ve bir şeyler yapmam gerektiği düşüncesiyle çıktım. 15 Temmuz’dan hemen sonra içimde öfke vardı. Ama zaman geçtikçe bu, milletime saygı ve sevgiye dönüştü. Milletimi sevmemin bedelini ödedim ve gerekirse tekrar ödemeye hazırım. 15 Temmuz direnişi, yüzlerce yıllık Anadolu irfanının tezahürüdür. 15 Temmuz kendine has bir olaydır ve başka bir olayla kıyaslanmamalıdır. FETÖ başta hukuk sistemimiz olmak üzere pek çok şeye büyük zararlar verdi. Bu zararın gerisinde, birkaç nesil boyunca sabırla uğraşmaları ve sessizce örgütlenmeleri vardır. Bu sebeple FETÖ ile mücadele nesiller boyu sürecek bir şekilde düşünülmelidir. Toplum yaşamında ötekini her zaman anlamaya çalışmalıyız. Düşüncelerimizden emin olmamalı, ideolojilere esir olmamalıyız. Bu meselede kısa vadeli bir çözüm mümkün değildir. TOBB ETÜ çok büyük bir aile. Bize bu olaylar sonrasında hep sahip çıktı.”

 

Gelecekte böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için liyakata dört elle sarılmalıyız

TOBB ETÜ Mezunu 15 Temmuz Gazisi Ömer Giderler ise şu anda THY Kargo’da çalıştığını ve İstanbul’da yaşadığını ifade ederek; o tarihte kendisi gibi gazi olan Ömer Furkan Özdemir ve şehit olan Ömer Can Açıkgöz ile Söğütözü'nde aynı öğrenci evinde yaşadıklarını bildirdi.  Ülkeye sahip çıkmak adına beraber sokağa çıkma kararı aldıklarını, dışarıda helikopter ve askerleri görünce 2016 Türkiyesinde bir askeri darbeye ihtimal vermek istemediklerini anlatarak şöyle konuştu:

“Külliye ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki caddede helikopter ateşine maruz kaldık. Ben iki ayağımdan yaralandım. Ömer Can kardeşim ayağından ve göğsünden yaralandı. Sabaha karşı şehit olduğunu öğrendik. Çok temiz yürekli, adeta melek gibi bir insandı. Bir hafta hastanede yatıp taburcu oldum. Sonrasında böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için ülkem adına çok çalışmam gerektiğini düşündüm. Allah bir daha böyle bir şeyi bize yaşatmasın. Yaşatırsa da aynı şekilde davranırım. Bu ülke medeniyetinden kaynaklı potansiyelini kullanmaya başladığında başımıza böyle olaylar getiriliyor. Ama milletini dikkate almayan bir güç bu ülkede başarılı olamaz. Darbelerin maliyeti bu ülkeye çok fazla oldu. O akşam bir görev bilinciyle de sokağa çıktım. Yapabileceğimiz tek şeyi yaptık ve darbe teşebbüsünü protesto ettik. Şehitlerimizin kanı bize büyük vazifeler yüklüyor. Bu ülkeyi ne kadar refah içinde ve demokratik görürlerse mutlu olacaklardır. Gelecekte böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için, liyakata dört elle sarılmalıyız. Görevleri ehil ellere bırakmalıyız. TOBB ETÜ’nün desteğini her zaman yanımızda hissettik. ”

 

FETÖ konusundaki araştırmalar derinleştirilmeli, gündelik siyasi tartışmaların dışında ele alınmalı

TOBB ETÜ Mezunu 15 Temmuz Gazisi Ömer Furkan Özdemir ise 2020 yılında Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu ve şu anda avukatlık stajını yaptığını ifade ederek, darbeleri tarih ve siyaset kitaplarında okuduklarını belirtti. Haberleri izleyip sokağa çıktıklarını ve amaçlarının darbeyi protesto etmek olduğunu bildiren Özdemir, Ak Parti önünden Külliye’ye doğru yürüyerek askerlerle konuştuklarını ve olayın bir darbe girişimi olduğunu ve katılmamaları gerektiğini anlattıklarını vurguladı. Özdemir şunları söyledi:

 “O arada açılan helikopter ateşiyle sırtımdan yaralandım. Sonrasında hastaneye gittik. Darbeler ülkemizin insan kaynağı ve ekonomisine büyük zarar verdi. İnisiyatif alarak sokağa çıktım ve kitlesel bir itiraz sergilenmesine ortak oldum. Endişe içinde bir geceydi. Başka üniversitelerden arkadaşlarımın da şehit olduğunu duydum gece boyunca… İnancımıza göre şehitlik herkesin ulaşmak istediği bir mertebedir. O açıdan içim rahat… O gece Ömer Can kardeşim şehit oldu.  Ailesiyle hala yakından görüşüyorum. Bu 15 Temmuz’da da yanlarına gideceğim. Ömer’in anne-babası bir musibet isabet ettiğinde en metin davranabilen iki insanın çok güzel örneğidir. Ömer’e ve onlara saygı ve minnet duyuyorum. FETÖ’cüler devletten ihraç edilmeye başlanmıştı. Kendilerince acil durum görüp darbeye teşebbüs ettiler. 15 Temmuz zor zamanlarda ortaya çıkan milli ruhun bir göstergesidir. O gece sokakta çok farklı sosyal, siyasal, kültürel ve eğitim düzeyinden insan milli şuurla bir araya geldi. FETÖ konusundaki çalışma ve araştırmalar derinleştirilmeli. Gündelik siyasi tartışmaların dışında ele alınmalı. Çünkü bu, milli iradeyle ilgili üst düzey bir meseledir. TOBB ETÜ farklı düşüncelerin bir arada olabildiği bir okul. 15 Temmuz hassasiyeti öğrencilerine hep aktarılmalı.”

 

Hastaneden çıktığımda ilk TOBB ETÜ’ye geldim ve “Evime geldim” dedim

TOBB ETÜ Mezunu 15 Temmuz Gazisi Taha Bilgin ise 2018’de mezun olduğunu, halen Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş’de mühendis olarak çalıştığını, kısa süre sonra TOBB ETÜ’deki yüksek lisansını da bitireceğini anlatarak, 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünü duyduğunda hayatının en  büyük öfkesini yaşadığını aktardı. Darbenin ülkeyi 100 yıl geriye götüreceğini bildiğini ifade eden Bilgin,  dışarı çıktıktan sonra helikopter ateşi ile vurulduğunu bildirdi. 15 kişiyle birlikte bir halı yıkama fabrikası aracıyla hastaneye götürüldüğünü, hatta hastanede ilk olarak hayatını kaybettiğinin söylendiğini, ruhuna Fatiha okunduğunu ileten Bilgin şöyle konuştu:

“Hastanede 20 gün kaldım. Uyandığımda  ilk sorduğum başarılı olup olmadıklarıydı. Ben üzerime düşeni yaptım. Böyle acımasız insanların aramızdan çıktığını düşünerek hala ürküyorum. İnşallah bir daha Türkiye böyle bir şey yaşamaz. Bence 15 Temmuz direnişi, ülkemizde darbe defterini kapatmıştır. Ben, 15 Temmuz’un neden olduğu ile değil, biz bunlara nasıl bu kadar örgütlenme cesareti verdik, onun cevabını arıyorum.  Ama her şeye rağmen halktan aldıkları cevapla başarısız oldular. Daha da olamazlar. Çok isterdim ama bana şehitlik değil gazilik nasip oldu. Genç arkadaşlarımın milliyetçilik duygularının yurt dışına gitme hikayeleri ile törpülenmeye çalışıldığını görüyorum. Tam tersi davranılması lazım. Şehit aileleri, şehitlikler ziyaret edilmeli. 15 Temmuz’da olaylar Ankara ve İstanbul’da yoğunlaştı. Diğer 79 ilimiz de, yaşananlar ve olaylar hakkında programlı şekilde bilgilendirilmeli. TOBB ETÜ benim için bir ev. Hastaneden çıktığımda önce üniversiteme geldim ve evime geldim dedim. Şehit ailelerinin de her zaman hizmetlerine amadeyim.”

 

Eğer darbe başarılı olsaydı sokağa çıkmadığımız için bugün kendimizi pişman hissedecektik

TOBB ETÜ Mezunu 15 Temmuz Gazisi Yusuf Balıkçı ise 2019 İşletme Bölümü mezunu olduğunu ve halen kendi ithalat-ihracat şirketlerinde çalıştığını ifade ederek, öğrenci evinden yatsı namazı kılmak için Kocatepe Camisine giderken savaş uçaklarının çok alçaktan uçtuğunu görüp şaşırdıklarını ve bunu bir bayram gösterisine hazırlık gibi düşündüklerini söyledi. Balıkçı, jet sesleriyle inleyen camide namaz kıldıktan sonra dışarı çıktıklarında, yan tarafındaki Ak Parti İl Başkanlığı önündeki bazı askerlerin darbe olacağını ve eve gidilmesi gerektiğini söylediklerini aktardı. Ancak kendisi ve başkalarının bunu dinlemeyerek bayraklarla Kızılay’a ve Genelkurmay’a doğru yürüyüşe geçtiklerini vurgulayan Balıkçı şunları söyledi:

“Genelkurmay kavşağında tanklar kalabalığı durdurdu. O arada yüksek binalardan halka ateş de açılıyordu ve insanlar düşüp ölüyordu. Oradaki caddede bir tank bizi sıkıştırmaya başladı. Üst geçit korkuluğuna bizi sıkıştırıp öldürmek istiyordu. Kendimizi üst geçitten aşağıya attık. Bilincim açıldığında hastanedeydim. Gözlük camım gözümü kesmiş. Önce bir gözümü kaybettiğimi söylediler, sonra göz kapağımı ameliyat ederek gözümü kurtardılar.  Yapılan şey, milli iradeye karşı bir teşebbüstü. Protesto doğal hakkımızdı ve kullandık. 15 Temmuz, kangren olmuş bir kolun kesilip salığa kavuşulmasıdır. Her işte bir hayır vardır. Eğer bu olmasaydı, belki ülkemizi daha zayıf bir anında yakalayıp daha büyük zarar verebilirlerdi. Eğer darbe başarılı olsaydı sokağa çıkmadığımız için bugün kendimizi pişman hissedecektik. Pişman hissetmemek için de sokağa çıktım. Ömer Can hazırlık sınıfında yakın arkadaşımdı. Şahadet çok üst bir mertebe ve Ömer kardeşim buna ulaşabildi. Hayatta maddiyatla elde edilemeyecek şeyler vardır. Şehitlik de böyledir. Genç arkadaşlarımız bu düşünceyle yaşamalı ve ülkemize sahip çıkmalılar.”

 

Bundan sonra demokrasiye sahip çıkmak, çağdaş insan olmanın ve çağdaş Türkiye olmanın gereğidir

5. yılında 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün çeşitli boyutlarıyla ele alındığı ikinci çevrimiçi etkinlik ise “27 Mayıs 1960’tan 15 Temmuz 2016’ya Türkiye’de Askeri Darbe  Girişimleri ve Sonuçları Paneli” oldu. Panelde konuşan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya 15 Temmuz’da darbe girişimine karşı bizzat halkın bir direniş göstererek başarılı olduğunu ifade ederek, “1991 sonrasında iki kutuplu dünya ortadan kalkınca ülkemizde darbelerin de biteceğini düşünmüştük. Ancak post-modern darbe girişimlerine şahit olduk. 15 Temmuz ise ordu içindeki bir grubun girişimiydi. Halkın inisiyatifiyle başarısız oldu. Bundan sonra demokrasiye sahip çıkmak, çağdaş insan olmanın ve çağdaş Türkiye olmanın gereğidir” dedi.

Tarih Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Özgüldür de 1950’lerden itibaren Türkiye’deki darbe dinamikleri ve kronolojik sıralama hakkında bilgiler vererek başladığı konuşmasında “Türkiye’de güçlü bir demokrasi geleneği var. Darbe yapanlar bile bir süre sonra idareyi sivillere devrediyorlar. Kalıcı bir darbe idaresini millet de istemiyor ve onları desteklemiyor. Tek kutuplu dünyada siyasal değil ekonomik olaylar ön plana çıktı. Ülkemizde demokrasi öyle bir noktada ki, kimse darbeyi desteklemez. Bu sebeple 15 Temmuz’u yapanları başarılı olması mümkün değildi. Demokrasi kültürü milletin damarlarına kadar nüfuz etmiştir. 15 Temmuzda halkın sokağa çıkması da gösterdi ki, bundan sonra hiçbir darbe teşebbüsü başarılı olamaz” diye konuştu.