HABERİ PAYLAŞIN

Gazete ETÜ, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 1. Sınıf öğrencisi Muhammed Said Zengin ile röportaj yaptı. Geçtiğimiz Ocak ayında ilk kitabı “Uzaklardan Bir Yerden”i çıkaran Zengin kendini, yeni başladığı yazarlık hayatını ve yazılarını anlattı. Gazete ETÜ olarak Said’i tebrik ediyor yazmak konusunda hevesli arkadaşlarımıza da bakış açısı kazandıracak bu sohbeti sizlerle buluşturuyoruz.

  •  Kendinden biraz bahseder misin?

İsmim Muhammed Said Zengin. 1997 yılında Ankara’da Maraşlı bir baba ve Aydınlı bir annenin oğlu olarak doğdum, o gün bugündür de bu şehirde yaşıyorum. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 1. Sınıf Öğrencisiyim.

  • Yazmaya olan merakın nasıl başladı? Ne sıklıkla yazarsın?

11. Sınıfta Tarık Tufan’ın denemeleriyle tanıştım. Yazıya olan merakım o günden beridir var diyebilirim. İsmet Özel kitaplarıyla devam eden okuma kültürü bende epeyce yer etti. Sürekli kitap okurdum okumakla birlikte yazmaya da başladım. Yaklaşık 2014 yılından beri de bloglarda yazıyorum.

  • Çok sayıda kitap okuduğunu anlıyorum. Yazdığın yazıların altında muhakkak ki okuduğun eserlerden edindiğin birikimlerin izleri vardır. Peki, sen hangi tür eserler ve yazarlar okumaktan hoşlanırsın?

Tarık Tufan kitaplarından bahsetmiştim. Onun dışında Ali Ural’ın denemeleri ve Cemil Meriç’in kitapları çok hoşuma gider. Maraşlı olduğum için de Maraşlı yazarlara ilgi duyarım. Cahit Zarifoğlu okumayı çok severim.

  • Blogda yazma sürecinden bahseder misin? İlk yazılarını, ilk paylaşımını hatırlıyor musun?

Hatırlamıyorum ama ilk zamanlarda mizah amaçlı açmıştım blogu, eğlencesine. Şakalar yapardım. Daha sonra kitap alıntılarının olduğu bir blog açtım. Yazarların isimleriyle hala alıntılar paylaşıyorum. Bu blog sayesinde kitaplarla daha çok vakit geçirmeye başladım. Yazdığım kitabın temelleri o günlere dayanıyor.

  • Kitabında “İletişim Kurmak Çaresizliktir” diye bir cümle geçiyor. Ne anlama geliyor bu söz?

Kitapta yazdığım yazıları başımdan geçen olayların üzerine yazıyorum. Metroda giderken gördüğüm bir şeyi telefona not alırım. Karşıma çıkan bir olayı hemen not ederim. Böylece yazma süreci başlar. Eskiden yazdıklarımı olduğu gibi paylaşır düzenlemezdim. Orijinalliğinin bozulacağını düşünürüm. Son zamanlarda çevremin de önerileriyle son haline getirirken bazı ufak değişiklikler yapıyorum.

  • Uzaklardan Bir Yerden kitabını yazmaya nasıl karar verdin?

Ortaokul yıllarında kitap dünyasıyla çok fazla bir ilgim yoktu. Annem hep bir çocuğunun yazar olmasını isterdi. Blogda yazdıklarım da çok fazla olmaya başladı, hatta deftere, bilgisayara yazdığım yazılar kaybolmaya başladı. Bunun üzerine yazıları derleyip kitap haline getirme kararı aldım.

  • Ailen ve çevrendekilerin tepkileri nasıl oldu?

Bu durumdan çevremdekilerin çok fazla haberi olduğunu söyleyemem ama ailem çok sevindi. Evinde büyük bir kütüphanesi olan okur ve yazar bir ailede büyüdüm. "Sen kitabını yaz, biz elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız. Gerekirse biz bastırırız." dediler.

  • Yazarlık kariyerinin henüz başındasın, ileriye dönük planların var mı?

Bilgisayar Mühendisliği okuyorum ve mühendislik yapmayı çok istiyorum. Tabi ki yazmaya da devam edeceğim bir hobi olarak. İlk kitaptan sonra yazdıklarım 50 sayfa oldu sayılır. Bu kitaba gelen ilgiyi de merak ediyorum. Yazdıklarım insanların hoşuna giderse yeni bir kitap daha çıkarırım. Blogdan gelen yorumlar çok olumlu.

  • Okuyucuların ilgisinden biraz daha bahseder misin? Çukurova, Ankara ve Konya’da kitap fuarlarına katıldın, önümüzdeki günlerde de Samsun’a gideceksin. İmza günleri nasıl geçiyor?

Blogu olan iki arkadaşım daha var onların kitaplarının ismi de "Beklentiler Üzer" ve "Filler ve Bulutlar". Kitaplarımız aynı yayınevinden çıktığı için imza günlerine birlikte katılıyoruz. Blogdan tanıyıp yazılarımızı sevenler gelmek, tanışmak istiyorlar.

  • Böyle bir tepkiyle karşılaşacağını bekliyor muydun peki?

Normalde o kadar bir ilgi beklemiyordum. Ama blogda yazılarımı beğenen çok kişi var. Yazılarımı beğenenler kitabımı da almak istiyor.

  • Kitabında blogunu takip edenlerin bulamayacağı yazılar var mı?

Kitaptaki yazılarımın yaklaşık yüzde yirmisini blogdan aldım. Bunlar da kaybolmasını istemediğim yazılar. Kitabın kalıcılığına blogdan daha çok güveniyorum o yüzden. Onun dışındaki yazılar ilk defa okuyacakları yazılar olacak.

  • Yeni nesil yazarlığı nasıl görüyorsun? E-kitap, blog derken yazarlık dijital ortama taşındı. Bu soru defalarca kez tartışıldı ama genç bir yazara sormanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Sen ne dersin bu konu hakkında?

Son zamanlarda bloglar dışında wattpad diye yeni nesil bir uygulama çıktı. Çok sevdiğimi söyleyemem ama orada yazıp, yazdıkları kitaplar yüz binlerce satan yazarlar var. Dijital dünya bana göre insanları okumaya ve yazmaya yönlendiriyor ki bu iyi bir şey. Fakat aynı zamanda kaliteyi de bir nebze düşürüyor. Bence elimize alıp okuduğumuz kitap internette okuduğumuzdan daha güzel ve kalıcı.

  • Yazdığın kitapla birlikte bir sürü de sorumluluk yüklendin. Yayınevine karşı sorumlulukların var, okuyucuya karşı var, bunların yanında bir de okulda dersler devam ediyor. Birlikte yürütürken zorlanıyor musun?

İlk dönem okulu dondurmuştum, o dönem içerisinde kitabın düzenleme işini yaptım. Okul olsa muhtemelen zaman ayıramazdım. Okul başladığında kitabın da yeni yayınlanmış olması dersleri biraz etkiledi. Şimdi hem başlayan sınavlar için çalışıyorum hem de imza günü ve tanıtım etkinliklerine vakit ayırıyorum. İkisini aynı anda yürütmek zor ama sadece birisi olsun diye seçim de yapmak istemiyorum.

  • Okuyuculara bu kitap hakkında ne söylemek istersin? “Uzaklardan Bir Yerden”i neden okusunlar?

Ben bu kitapta kendilerini bulacaklarını düşünüyorum.

  • Şiir senin için ne ifade ediyor? Sende çoğu edebiyatçı gibi şiirle mi başladın yazmaya?

Aslında ben deneme yazıları yazarak başladım. Ama şiir yazarken kendimi rahat hissediyorum. Cümleleri doğru kurmam gerekmiyor diye düşünüyorum. Aklıma geldiği gibi yazıyorum. Hoşuma da gidiyor açıkçası. Kendimi şiir yazarken daha özgür hissediyorum.

  • Bir şeyleri yazarken insanların beğenisini mi ön planda tutarsın yoksa kendi beğenini mi?

Açıkçası yazarken başkalarının beğenmesinden çok kendi beğenmeme bakıyorum. Mesela ablam da çok kitap okur ve yazılarım hakkında eleştirir, eleştirileri kabul ederim ama yeni bir yazı yazacakken yine kendi bildiğim gibi yazarım.

  • Her kitap oluşum sürecinde yazarına değişik etkiler bırakır. “ Uzaklardan Bir Yerlerden” kitabını yazarken senin üzerinde nasıl bir etki bıraktı?

Yazmak benim hoşuma gidiyor. Blogumu bilmeyenler yazdığımı bile bilmiyordu. O yüzden pek bir farklılık olmadı. Okuyucu kitlem zaten blogumdan gelenlerdi ve belliydi. Sadece şu beni heyecanlandırdı; kitap çıktıktan sonra kimliğimin önüne direkt yazar damgası vuruldu.  Ama genel olarak benim için pek bir şey değişmedi.

  • Kitabını okuduğumuzda da görüyoruz çok sık alıntılar yapıyorsun. Edebiyat, müzik, tiyatro… Genel olarak sanatla aran nasıl?

Ben normalde pek müzik dinleyen biri değilim kitapta da bir iki tane alıntı yaptığım doğrudur.  Okuduğum yazılardan da aklımda kalanları yankı uyandıranlardan alıntı yapmayı seviyorum.

  • Kitabın dört bölümden oluşuyor. Bu bölümler “Peki Ya Çocukluğumuz, Kalp Kırıntıları, Yangın Yeri, Deneme Yanılma”. Kitap neden bölümlere ayrıldı?

Benim kitabım 2-3 yıllık yazılarımın toplamı bu yüzden kitabımın genel bir konusu yok.  Kitaptaki yazıları da ilk olarak bir araya getirdiğimde karışık bir dizgisi oldu. Bu yüzden konularına göre kategorize etme ihtiyacı hissettim.  

  • "Deneme Yanılma" bölümünün ilk sayfasında “Sakın denemeyin, dediler. Deniyorum.” yazıyor.  Kitabın tamamında da sanki serzeniş havası hâkim. Bu eleştiriler kime?

Yaşamadığım şeyi yazmıyorum öncelikle. Bu kitapta da genelde eleştirel yazılar var bunun nedeni yazıya böyle başlamam ama yeni yazılarımda daha ümitvar olmak istiyorum. 

  • Peki, ruh halın sık sık değişir mi? Ruh halinin yazılarının üzerindeki etkisi nedir?

Elbette ruh halimin yazılarımın üstünde etkisi vardır. Ama günlük hayatımda ruh halimi insanlara pek yansıtmam. Çevremdeki insanlar beni genellikle güler yüzlü bulurlar. Kitaptaki yazıların karamsar olmasının nedeni ben eskiden sadece karamsar anlarda yazı yazardım, mutluyken hiç yazmazdım ama artık mutlu anılarımı da biriktiriyorum.

  • Yazmak isteyip bir şekilde paylaşmaya ya da kitap haline getirmeye cesaret edemeyenler de vardır. Onlar için senin paylaşmak istediğin bir şeyler var mı?

Yani şunu söyleyebilirim bence insanlar yazmak istiyorsa yazmalı, başkaları beğenir mi beğenmez mi düşünmemeli. Sonuçta herkes bu işe çok güzel şeyler yazarak başlamıyor. İnsan yazmaya başladıkça kendini geliştiriyor. Mesela ben eskiden forumlarda yazıyordum.  Bir animasyon forumu vardı gençler orda animasyon yapıyordu biz de şöyle olsa daha güzel olur diye yorumlar yapıyorduk.  O forumlarda 5 bin -10 bin yorum bıraktığımı saatlerce yazılar yazdığımı hatırlıyorum.  Öyle öyle kendimi geliştirdim.

  • Son olarak kitabınla ilgili bize söylemek istediğin bir şey var mı?

Kitabımın kitapseverlerin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Röportaj: Ahmet Suat Özdemir – Haydar İleli

Fotoğraf: Şule Demir